BABASININ NAZLI KIZI ( kısa öykü)

Babasının Nazlı Kızı

BABASININ NAZLI KIZI ( kısa öykü)

Babasının Nazlı Kızı Babası, nazlı kızım diye severdi. Üzerine toz kondurmazdı. Görevi dolayısıyla birçok şehir gezmek zorunda kaldığı için babasının nazlı kızı da liseyi bitirinceye kadar birçok değişik okulda okumak zorunda kalmıştı. Babası emekli olduktan sonra yerleştiği şehirde ki üniversiteyi tercih etmiş, iki yıllık bir bölüm kazanmıştı. Babasının nazlı kızı pek çalışkan değildi. Babası emekli olunca haliyle maaşı azalmıştı. Hem abisinin okul masrafları, hem nazlı kızın okul masrafları derken maaş yetmiyordu. Babasının nazlı kızı iş aramaya başladı. Başvuru yaptığı firmanın birinden onu işe çağırdılar. İş yeri sahibi ile yaptığı ön görüşmede, deneme başvurusuna çağırıldı.

Patron “Pazartesi gel başla bir hafta çalış, eğer işimizi yapabileceğine kanaat getirirsek devamlı çalışırsın.”dedi.

Patron; Babasının nazlı kızını pazartesinden sigortasını başlattı. Babasının Nazlı Kızı Bu konuda titizdi, bekli de titizlikten değil de daha önce deneme süresinde sigorta yapmadığı için birkaç defa ceza yediği için diyelim. Babasının nazlı kızı, o iş yerinde bir sene çalıştı. Bu zaman süresinde okuluna pek önem vermediği için üniversitede iki senelik okul üçüncü sene olmuş daha bitmemişti. Zaman zaman patronu ile karşılaşmalarında, Babasının nazlı kızına şöyle derdi.

“Sen bu okulu bitirmeyeceksin galiba, şöyle mi düşünüyorsun, ben nasıl olsa iş buldum, çalışıyorum üniversiteli olmasam da olur, okumak bana ne verecek diyorsun galiba. Ama böyle düşünme okul çok önemli, okulu bitirmek için sende bir gayret göremezsem işine son veririm, ne zamana kadar! Okulu bitirene kadar, bitirince yine seni işe alırım dikkat et.”diye konuştuğu oluyordu.

Günlerden bir gün işyeri komşusu; Babasının nazlı kızının patronunun yanına geldi, selam verdi, bir şey söylemek ister gibi ama söyleyemiyor, patron konuyu anladı iş yerinden dışarı çıkardı.

”Buyur komşu bir şey söylemek istiyorsun galiba.”dedi.

İş yeri komşusunun kendine cesareti gelmişti. “Yahu komşu senin personelin var ya kız olan, onunla başımız dertte. Benim oğlanla flört ediyorlarmış.”demesiyle;

Komşusunun lafının bitip bitmediğini düşünmeden!

“Komşu o kız çok iyi bir kız gerçi yaşı biraz küçük, daha okulunu da bitirmedi ama ailesiyle konuşursunuz.”dedi

“Komşum mesele o değil, sorun çok büyük. Biz doğudan göç ettik geldik aşiretiz biliyorsun. Benim oğlanın memlekette bir beşik kertmesi var. Hem de kız ağanın kızı. Biz ağanın kızı almak zorundayız, yoksa bizi yaşatmazlar ailemin hepsini öldürürler.”dedi.

Ortam bir anda buz gibi oldu. Kızın patronu komşusuna. “Benden ne istiyorsun komşu.”dedi.

“Komşu bu kızı başka bir iş yerine kaydırsan, belki faydası olur bir birlerini görmezlerse belki çözülür, gençlik aşkıdır geçer gider ne dersin?”

“Tamam, komşu bunu yapabilirim.”dedi.

Kızın patronu diğer şubesine giderek müdürü ile görüştü. Konuya hiç girmeden başka bir personelle kızı yer değiştirmesini istedi. Babasının Nazlı Kızı Konuyu patronun dışında bilmeyen yokmuş. Herkes eteğindeki taşı döktü olayları bir bir patrona anlattılar.

Patron “Yinede bunu yapalım komşuma söz verdim.”dedi.

Mağaza komşusu oğluna en kısa zamanda çok kalabalık bir düğün yaparak, aşiret reisinin kızıyla evlendirdi. Ama ağanın kızının yaşı nazlı kızın yaşından çok daha küçüktü, daha çocuktu, kız on beş yaşındaydı. Çocuk gelin düğün salonunda korkudan ödü kopuyor, tir tir titriyordu. Çok zayıf çelimsiz bir kızdı. O kadar insan onu evlendirmeye utanmadı ama kendisi utandığı belliydi. Düğün salonuna gelenlerin bazıları hiçbir şey yapamamaktan utanıyorlardı. O düğün salonunda olmaktan utananlar vardı. Takılarını bile takamadan salondan ayrılanlar oldu. Düğün başlı başına bir olaydı zaten. Çocuk gelin, köyden ilk defa çıkmış kalabalık bir şehre gelmiş, kalabalık bir düğün salonunda hayatında ilk defa gördüğü bir adamın yanında oturuyordu. Etrafına öyle bir bakışı vardı ki, buradan beni kurtaracak yok mu? Nerde bu devlet, nerede bu devletin kanun uygulayıcıları, der gibi bakıyordu. Yaşı küçük olduğu için resmi evlilik de olmadı. Babasının Nazlı Kızı Resmi nikâh olmadan dini nikâh kıymak yasak olmasına rağmen, bir adam getirdiler düğün salonunda bir de dini nikâhı kıydılar. Sanki her şey yolundaymış gibi alkışlar eşliğinde düğün sona erdi. İçi kan ağlaya ağlaya oradan ayrılanlar oldu.

Aradan birkaç hafta geçti, babasının nazlı kızının bu sevdadan hâlâ vazgeçmemişti. Oğlan evlenmiş olsa da onunla görüşmeye devam ediyordu. Bundan kızın abisinin ve annesinin de haberi vardı ama babanın haberi yoktu tabi. Kızın patronuna komşusu yine geldi.

“Komşu konuşabilir miyiz?”dedi.

“Bu kız benim oğlanın peşini hâlâ bırakmadı hâlâ görüşüyorlarmış.”

“Komşu ne yapalım bilemedim ben kızın iş yerini de değiştirdim. Ne dersin babasıyla konuşalım mı?”dedi

Oğlanın babası “Komşu babasıyla konuşamayız babası aksi bir adam diye duydum.”dedi.

Kızın patronu “Yok canım nerden duydunuz yok öyle bir şey, ben birkaç sefer görüştüm bana makul bir adam gibi geldi.”dedi.

Ama patron artık bu konuya dâhil olmak istemiyordu. Ondan sonrada karışmadı.

Aradan birkaç gün geçti kız bir sabah işe gelmedi, iki gün sonra kızın yerine annesi geldi. Önce kızın mesai arkadaşları ile görüştü kızını görüp görmediklerini sordu. Çalışma arkadaşları iki gün önce mağazayı kapattıktan sonra görmediklerini söylediler. Anne aslında gitmesi gereken yeri biliyordu ama yinede orada olmasını istemediği için mesai arkadaşlarına gelmişti. Ayağı geri geri gitse de istemeye istemeye, gitti kızın evlenen sevgilisi oğlanın kapısını çaldı. Kapıyı çocuk gelin açtı. Bilmiyor olabileceğini düşüne düşüne, biraz da çekinerek, çocuk geline kızını sordu. Çocuk gelin “Burada.”dedi. Anne geline hiçbir şey söylemeden içeri girdi. Kızına seslendi, kızı gayet sakin annesinin yanına geldi. Anne kızını orada görünce bir anda şuurunu kaybetti, “Sen burada ne yapıyorsun’’ diye bağırmaya başladı. Kızı “Anne biz gittik gizlice resmi nikâhla evlendik.’’dedi. Anne kızının yüzüne bakakaldı. Daha fazla gürültü çıkarıp rezil olmaya hiç niyeti yoktu. Babasının Nazlı Kızı Hemen oradan ayrıldı. Doğruca eşinin çalıştığı işyerine gitti.

Kocasına “Acil bir işimiz çıktı izin al çıkalım.”dedi.

Dışarı çıkınca kocasına en başından olan bitenleri anlattı. Baba dona kalmıştı. Gözünün önünden kızı ile ilgili tüm yaşamları filim şeridi gibi geçti. Onu büyütmek için uykusuz kaldığı, aç kaldığı, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği günler, aylar, yıllar bir anda geçti gitti. Etrafına baktı en yakın emlak bürosuna girdi. Karısı da peşinden geldi.

Önce selam verdi sonra;

“Ben evimi bu gün satmam lazım.”dedi.

Emlakçi “Tamam gidip eve bakalım.”dedi.

Gittiler eve baktılar, emlakçinin ilk teklif ettiği fiyatı kabul etti ve aynı gün evini başka bir şehre taşıdı.

Evi taşımak için gelen nakliyeciye de hele evi bir yükleyelim ondan sonra nere gideceğimizi söyleyeceğim, çünkü bu şehirden gidelim de başka neresi olursa olsun önemli değil dedi.

Tabi zorla da olsa kızını da aldı gitti o şehirden.

Yukarıdaki öykümüzü beğendiyeseniz sevdiklerinizle paylaşmanız bizi mutlu eder. Ayrıca Kızıma sözler sayfası sizin ilginizi çekebilir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu