Evliya Çelebi Kimdir-Evliya Çelebi ve Seyahatname
Evliya Çelebi kimdir, Evliya Çelebi Seyahatnemesi, Evliya Çelebi eğitim hayatı, Evliya Çelebi’nin gezdiği yerler, seyahatname hakkında bilgi, Evliya Çelebi ölümü vb.. Evliya Çelebi hakkında detaylı bilgi
Türk tarihinde eşi benzerine zor rastlanan bir seyyah olan Evliya Çelebi, yaşadığı zamanın şartları kapsamında birçok bölgeyi karış karış gezmiştir.
Evliya Çelebi seyahat eserleri arasında en detaylı ve bilgilendirici olan Seyahatname’yi kaleme alarak kendisinden sonraki nesillere hem bölgeler hakkında bilgiler hem de gezi yapılırken edindiği tecrübeleri aktaran bir eser bırakmıştır.
Evliya Çelebi Kimdir
Evliya Çelebi kimdir sorusu için detaylı açıklama yapalım; Evliya Çelebi 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul doğmuş olmasına rağmen sık sık ailesinin ve atalarının bulunduğu Kütahya’ya gitmeyi ihmal etmemiştir.
Evliya Çelebi’nin babası Saray-ı Âmire’de çalışan ve görevi kuyumcubaşılık olan Derviş Mehmed Zıllî Efendi’dir. Annesi ise göçmen bir aileden çıkmış bir Abaza’dır ve yakın dostluğunu kazanacağı Sadrazam Melek Ahmed Paşa’nın akrabasıdır. Evliya Çelebi evlenmemiştir. Ömrünü bekar olarak geçirmiş bir insandır.Evliya Çelebi Arapça, Farsça , Rumca dillerine hakimdir ve bir miktar da Latince dersi görmüştür.
Evliya Çelebi Seyahatname eserinde birçok yabancı dildeki sözcüklere yer vermiştir. Seyahatname eserini kronolojik olarak 10 ciltlik bir kitap haline getirmiştir ve bu eser Türk ve Dünya tarihinde takip edilen bir eserdir.
Birçok bölgeyi karış karış gezdiği ve bilgi sahibi olduğundan ötürü devlet büyükleri Evliya Çelebi’den bölgeler hakkında bilgiler almaktaydı. Aldıkları bilgiler ile seferler düzenleyen devlet büyükleri Evliya Çelebi’den fazlasıyla yararlanıyorlardı. Kendi ifadesine göre IV.Murad Evliya Çelebi’den dört yıl boyunca Enderunda yararlandığını ve 40 akçe miktarında onu maaşa bağladığı ifadeleri görülüyor.
Evliya Çelebi’nin Eğitim Hayatı
Evliya Çelebi babasının saraydaki nüfuzundan ötürü eğitim aldığı hocalar devlet için önemli ve padişahın yakınındaki kişilerdi. Evliya Çelebi eğitim hayatı için Şeyhülislam Hamid Efendi Medresesi’nde 7 yıl boyunca eğitim almıştır.Önemli ve bilgin hocalardan eğitim aldığı için birçok konuda yaşıtlarından daha bilgiliydi. Örnek verecek olursak musiki eğitimini Derviş Ömer Efendi’den almıştır. Sadîzade Dârülkurrası’nda hafızlık okumuştur ve başarıyla hafız olmuştur.
Tam donanımlı olarak medreseden çıktığında Evliya Çelebi’de ki ışığı gören Sultan IV.Murad onu yanına almıştır. Evliya Çelebi’nin bilgilerinden yararlanmak istemiştir ve tam olarak 2 yıl boyunca sarayda kalmıştır. Sarayda kaldığı süre zarfında öğrenime hala devam etmiştir. Musiki ve hat sanatında kendini geliştirmiştir.
Medrese eğitiminin dışında ise beden eğitimi,güzel yazı,Kuran-ı Kerim ve Arapça dersleri almıştır. Kitapta ufakta olsa bahsi geçen bir başka konu ise Evliya Çelebi’nin spora olan düşkünlüğüydü. Cirit atmada ve dövüşte iyi olduğunu söyleyen Evliya Çelebi ata binmeyi de çok iyi biliyordu.Padişahların yanında seferlere çıktığı da söylenmektedir. Zira Evliya Çelebi 6 tane padişah görmüş bir kişidir.
Tüm bu eğitim hayatının ardından sarayda beğenildiği için yüksek bir mertebede ondan hizmet edilmesi bekleniyordu. Fakat Evliya Çelebi devlet için çalışmayı çok istese de kendi idealleri ve arzuları ona engel oluyordu. Evliya Çelebi tam bir gezi ve keşif aşığıydı. Gezmenin ve keşfetmenin sınırlarını zorlamak küçüklükten beri onun hayaliydi. Yeni yüzler tanımak, yeni kültürler öğrenmek onun büyük bir arzusu olduğu için saray hayatından sıkıldığını belirtmiştir. Kendi hatıralarında, bir rüya gördüğünü ve bunun üzerine geziye başladığını defalarca belirtmiştir.
Evliya Çelebi Geziye Başlama Serüveni
Evliya Çelebi geziye başlama serüveninin bir rüya ile başladığını söylemekteydi. Anlattığı rüyayı 21.doğum gününde gördüğünü belirtmiştir. Bu anlamlı rüyayı kendi tabirleri ile; “O kutlu gecede gördüğüm rüyada kudretli ve kutlu Ahi Çelebi Camii’nin içerisinde Kur’an-ı Kerim okuyordum.. Kuran-ı Kerim okuduğum sırada Peygamber Efendimizin camiye girdiğini gördüm. Heyacan ve huşu içerisinde ‘Şefaat Ya Rasulallah” diyecektim fakat “Seyahat Ya Rasullah” dedim. ’Peygamber Efendimiz de bu söz üstüne gülümseyerek seyahatin makbul ve daim olsun dedi ardından omzuma dokundu.” şeklinde anlatan Evliya Çelebi, bu rüya ile hayatının değiştiğini söylemiştir.
Evliya Çelebi’nin Gezdiği Yerler
Ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin gezdiği yerlerin başında İstanbul ve çevresi olduğu bilinmektedir.Bilgi toplamak için İstanbul’u semt semt gezmiş ve hatta kahvehanelere bile giderek bölge hakkında ki bilgileri derlemiştir. Kahvehaneler dışında meyhanalerden de bilgi toplamıştır. Buna istinaden Evliya Çelebi Seyahatname’nin 15.bölümünde Ayasofya’yı ve Selatin Camiilerini (Osmanlı döneminde Sultanların yaptırdıkları camiiler) detaylı olarak anlatmıştır.
Gezilerini gördüğü yerleri ve kendi yaşadığı anları anlatan Evliya Çelebi, en sonunda gördüğü tüm bölgeler hakkında bir seyahat eseri ortaya çıkarmıştır. Bu eserin adına ise Seyahatname adını vermiştir. Gezilerine İstanbul’da başladıktan sonra ardı ardına çeşitli bölgeleri gezmeye devam etmiştir. İstanbul’u gezdikten sonra 1640 yılında ilk defa İstanbul dışına çıkmıştır. İstanbul dışında yaptığı ilk seyahati Bursa’ya olmuştur. Bursa seyahatini babasından izinsiz olarak yapmıştır. İstanbul’a tekrar döndüğünde babası onu seyahat yapması konusunda desteklemiş ve seyahatlerini kitap haline getirmesi konusunda akıl vermiştir. Bursa seyahati sırasında İzmit, Kütahya ve Manisa’ya da kısa seyahatlerde bulunduğu söz konusu bilgiler arasında bulunmaktadır.
Bursa gezisinden sonra o dönem İstanbul’dan yolculuk edilmesi bir hayli zor olan Trabzon’a gitmiştir. Bu seyehati Ketenci Ömer Paşa’nın Trabzon’a vali olarak atanmasıyla gerçekleşmiştir. Babasının tanıdıklarından birisi olan Ketenci Ömer Paşa vali olarak Trabzon’a giderken yanında Evliya Çelebiyi’de götürmüştür. Ömer Paşa’nın yanında deniz yolu kullanarak Trabzon’a varmışlardır. Evliya Çelebi’nin Trabzon hakkında yazdığı yazı şu şekildedir:
“Trabzon’un havası ve suyu güzeldir. Trabzon’da yaşayan halkta zevklerine ve gezmeye bir o kadar meraklıdır.İçkiye meraklı, gamsız ve kayıtsız olan meczuplarda bulunmaktadır. Ama sadık ve iyi bir dost olan kişilerde vardır. Trabzon kadınları ise Ay yüzlü meleklerdir. Trabzon halkının birçoğu balıkçıdır ve balığı çok severler. Trabzon kuyumcuları ise eşsizdir.”
Evliya Çelebi Trabzon keşfinden sonra Anapa’ya doğru yol almıştır. Bu bölgede devletin yeni bir sefer düzenleyeceği haberini aldı ve burada bir süre kalmaya karar verdi. Serdar Hüseyin Paşa kumandasındaki ordu ile Azak Sancağına doğru yol alan Evliya Çelebi seferin herhangi bir neticeye varamaması üzerine Kırım’a doğru yol aldı. Kırım’da onu Bahadır Han karşıladı ve bir süre onun evinde misafir kaldı. Kış ayını Bahçesaray’da geçirdi. Azak Sancağı’na kışın düzenlenen ve netice alınamayan sefer, bahar ayında tekrardan gün yüzüne çıktı. Bahar aylarında yapılan bu sefere Evliya Çelebi tekrar katıldı. Azak Sancağı başarıyla fethedildi. Kaynaklara göre Azak Sancağı fethinde Evliya Çelebi’nin bir rolü olmadığı söylenmektedir.
Kırım’da tüm işleri bitince İstanbul’a dönmeyi karar veren Evliya Çelebi, bu bölgeye geldiği gemi ile tekrardan İstanbul’a yol aldı. Bu yolculuk esnasında şiddetli bir fırtınada geminin batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını Seyahatname eserinde dile getirmektedir. İstanbul’a vardığında gezilerine belirli bir süre ara verdi. 4 yıl kadar hiçbir bölgeye gezi düzenlemeyen Evliya Çelebi, Kırım’dan İstanbul’a yolculuğu sırasında ki yaşadığı travmanın etkisinde kalmıştır.
1645 yılında kararını değiştirip tekrar seyahatlerine devam etmeye karar verdi ve babasıyla istişare etti. O zaman çerçevesinde Yusuf Paşa’nın, düzenlenecek olan Girit seferinin kumandanı olduğu haberi duyuluyordu. Babasının ahbablığını kullanan Evliya Çelebi, Yusuf Paşa ile Girit seferine katılmıştır.
(Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedileri kaynağına göre Evliya Çelebi Yusuf Paşa ile Girit seferine gitmiştir.)
(TTK kaynaklarına göre Evliya Çelebi Deli Hüseyin Paşa ile Girit seferine gitmiştir)
Yusuf Paşa’nın komutasındaki ordu Girit seferini başarıyla icra etmiştir ve Evliya Çelebi bu fethe tanıklık etmiştir. Bu başarılı seferden sonra tekrardan İstanbul’a yol almıştır. İstanbul’da kısa bir süre kaldıktan sonra tekrardan keşif heyecanına tutuşan Evliya Çelebi bu sefer de Defterzade Mehmed Paşa ile Erzurum’a yol almıştır. (Defterzade Mehmed Paşa Erzurum beylerbeyliğine atanmıştır ve Evliya Çelebi’ye müezzin-musahiplik görevini vermiştir.)
Erzurum yolu üzerinde bulunan bazı Anadolu köylerine ve Anadolu şehirlerine de yolculuğu sırasında uğramıştır. Nihayetinde Erzurum’a vardıktan bir süre sonra Beylerbeyi Mehmed Paşa’nın düzenlediği Şuşik seferine katılır. Erzurum’dan ayrılan Evliya Çelebi’ye refakat görevi verilir. Tebriz’e giden elçilik heyetine refakat ve yoldaşlık ederek Nahçivan yolu rotası doğrultusunda Tebriz’e varır. Tebriz’e kadar refakatçilik yapan Evliya Çelebi civar şehirlere ziyaretlerde bulundu.
Bu ziyaretlerden bazılarını Tortum, Gümüşhane, Revan, Tiflis ve Bakü’ye yaptı. Gönye fethinin yapıldığı Gürcistan’da seferlere iştirak etti ardından tekrar Erzurum’a eski müezzinlik görevine geri döndü. Belirli bir süre Erzurum’da görevini sürdürmüştür. Beylerbeyi Mehmed Paşa Kars’a atanmış ve isyan ederek Kars’a gitmemiştir. İstanbul’a geri dönmeye karar veren Mehmed Paşa, asi paşalara yazdığı mektupları Evliya Çelebi aracılığıyla göndertmiştir.
Evliya Çelebi taşıdığı mektuplar ile celali reisleriyle tanışma fırsatına erişti. O dönemlerde gerçekleştirilen bazı celali ayaklanmalarına bizzat şahit oldu. Seyahatname eserinde Varvar Ali Paşa isyanının İpşir Mustafa Paşa tarafından nasıl bastırıldığını ve Varvar Ali Paşa’nın öldürülüşünü yazmaktadır. Bu mektup taşıma görevlerinde Kars,Ani, Bayburt ve Megralya’yı görmüştür.
Bu olaylar esnasında Evliya Çelebi babası Derviş Mehmed’in ölüm haberini alır. Ölüm haberi üzerine İstanbul’a dönen Evliya Çelebi Sultan İbrahim’in tahttan indirilişine bizzat şahit olur. Yerine geçen IV.Mehmed’in tahta çıkış şölenlerine ve yeniçeri isyanlarına da tanıklık eder. İstanbul’da babasının yasını tuttuktan sonra tekrardan seyahatlerine devam eder. Ağustos 1648’de Şam’a beylerbeyi olarak tayin edilen Silahdar Murtaza Paşa ile Suriye’ye yol alır. Suriye ve Filistin çevresindeki birçok bölgeye ziyaretlerde bulunmuş ve bu bölgelerde görevlerini yerine getirmiştir. Fakat Murtaza Paşa’ya Anadolu’da ihtiyaç olduğu için Murtaza Paşa Sivas’a beylerbeyi olarak görevlendirilmiştir. Evliya Çelebi bu seferde Paşa ile Sivas’a yol almıştır. Sivas’a gitmeyi fırsat bilen Evliya Çelebi buradan Doğu Anadolu ve Orta Anadolu bölgelerinin birçoğuna seyahatlerde bulunmuştur. Bu seyahatlerden sonra tekrardan İstanbul’a dönmüştür.
Evliya Çelebi Seyahatnemesi
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde hayatının dönüm noktası olarak belirttiği olay ise Melek Ahmed Paşa’nın en yakınındaki kişi olmasıdır. Evliya Çelebi’nin İstanbul’da yakından tanıdığı ve akraba olduğunu belirttiği Melek Ahmed Paşa sadrazamlık görevine getirilmiştir. Sadrazamlık görevine getirilen Paşa, Evliya Çelebi’den de yararlanmıştır.
Evliya Çelebi bu görevde sarayda yaşanılanları, devletin yönetim kademesindeki sorunları, devletin olayları ele alış biçimini, siyasetteki yanlışları, devlet adamlarının durumunu ve yapmış oldukları haksızlıkları kitabında açıkça bahsetmekten çekinmedi.
Melek Ahmed Paşa ekonomik durumu düzeltmek amacıyla piyasaya kalitesiz akçeler sürdü. Bu uygulama nedeniyle birçok esnaf ve yeniçeri ağası isyanlarda bulundular. Bu nedenle Melek Ahmed Paşa görevinden azledildi ve Özü beylerbeyliği görevine sürüldü.
Özü’ye tayin edilen Paşa, Evliya Çelebi ile birlikte yola koyuldu. Yol üzerinde bulunan Rusçuk, Badağı ve Silistre’yi görerek bu bölgeler hakkında eserinde yer verdi. Bir süre Özü’de kaldıktan sonra Melek Ahmed Paşa’nın azledilmesinden ötürü tekrar İstanbul’a dönmüştür.
İstanbul’da uzun süre herhangi bir görev almadan yaşantısını sürdürdükten sonra Konya’ya İpşir Mustafa Paşa adına mektup götürmüştür. Bu kısa görev ardından tekrar İstanbul’a dönen Evliya Çelebi bu kez Melek Ahmed Paşa ile tekrardan beylerbeyliği görevi nedeniyle Van’a doğru yol almıştır. Doğu Anadolu hakkında bilgi sahibiydi ve Van’daki göreviyle bu bölge hakkında daha fazla bilgi sahibi oldu. Kısa bir süre sonra Melek Ahmed Paşa tekrardan Özü beylerbeyliğine atandı. Evliya Çelebi tekrardan Özü’ye yol alırken Filibe, Köstence, Sofya,Silistre ve Niğbolu’ya ziyaretlerde bulundu ve seyahatname eserinde bu bölgeler hakkında bilgilere yer verdi.
Bağdat bölgesinde vergi toplama görevini başarıyla yerine getirdikten sonra Mezapotamya bölgesini gezdi. Tekrardan görev yeri olan Özü’ye döndü. Bu bölgede görevini sürdürürken IV.Mehmed Giray’ın bizzat kazak ve ruslara karşı yaptığı Rakoczi seferine katıldı. Bu seferde çeşitli görevlendirmeler ile üst kademedeki devlet adamlarının gözüne girdi. Görevini başarıyla yerine getirdikten sonra İstanbul’a döndü.
Aralık 1957’de İstanbul’a dönen Evliya Çelebi, bulduğu ilk fırsatta Çanakkale, Gelibolu ve Bursa’yı tekrardan gördü. Civar bölgelere de ziyaretlerde bulunduktan sonra 1959 yılında Evliya Çelebi’ye yeni bir seyahat imkanı doğdu. Boğdan Voyvodası Stefanita Lupu İstanbul’dan ülkesine dönmekteydi. Voyvoda ülkesine döndüğü kafilenin içinde Evliya Çelebi’nin olmasını kabul etti. Evliya Çelebi bu vesileyle Eflak,Boğdan ve Yaş bölgelerini de görmüştür.
Melek Ahmed Paşa’nın himayesinden ayrılmıştır ve Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa öncülüğünde düzenlenecek olan Varad seferinde Paşa Evliya Çelebi’yi yanında görmek istemiştir.Evliya 1660 yılında Varad fethine bizzat şahit olmuştur. Bu fetihten sonra tekrar İstanbul’a dönen Evliya Çelebi kısa süre İstanbul’da kalmıştır. Çok geçmeden yaklaşık olarak bir yıl sonra yani 1661 yılında Erdel ve Macaristana yapılan seferlere katılmıştır. Seykel fethine şahit olmuştur.
1662 yılında Arnavutluk’a vergi toplama görevine gönderilmiştir. Aynı yılın bahar aylarına doğru tekrar İstanbul’a dönen Evliya Çelebi on iki yıl boyunca hizmet ettiği akrabası Melek Ahmed Paşa’nın vefat ettiği haberini almıştır. 1663 yılları arasında Almanya, Dubrovnik , Budin, Uyvin, Bosna ve çevresine geziler düzenledi, çeşitli görevleri yerine getirdi.
Evliya Çelebi 1664 yılında Köprülü Fazıl Ahmed Paşa öncülüğünde Raab nehri kıyılarında gerçekleştirilen Raab Meydan Muharabesini yakından tanık olmuştur. Seyahatname eserinde bu meydan savaşı ile ilgili birçok bilgiyi işlemiştir. Evliya, bu savaşın sonucunda esir düşen gayrimüslim askerleri götürmek üzere Belgrad’a doğru yol alır. 1665 yılında Viyana’da düzenlenecek barış görüşmelerinde Kara Mehmed Paşa’nın elçilik heyetinde görev almıştır. Elçilik heyetinin 11.sırasında ismi geçen Evliya Çelebi bu görevide başarıyla gerçekleştirdikten sonra Eflakta bir süre vakit geçirmiştir. Ardından Kırım’a giderek IV.Mehmed Giray Han ile buluşmuştur. 1666 yılının dayanılmaz kışını Kırım’da IV.Mehmed Giray ile geçirdiğini Seyahatname eserinde belirtmiştir. Bahar ayının gelmesi ile Çerkezistan ve Dağıstan’a seyahatlerde bulunur. 1670 yılına kadar devlet adına birçok görevi yerine getirmiştir ve seyahatlerine devam etmiştir.
1670 yılında Evliya Çelebi 8 gulamı (delikanlı, genç kölesi), 3 ahbabı ve 15 kuheylan atları ile ikamet ettiği İstanbul’dan hacca doğru yol almaya başlar. Hac yolculuğunun da ona bir rüya ile gözüktüğünü belirtmiştir. Değer verdiği hocası ve babasını rüyasında görmüştür ve ikiside ona hac yolculuğunu önermesi üzerine bu yola düşmüştür.
Hac yolculuğu rotasında Batı Anadolu’dan geçerken Afyonkarahisar,Muğla, Aydın , Denizli, Aydın , Selçuk , Sakız Adası , Çeşme, İzmir , Menemen, Uşak, Antalya , Elmalı ve Karaman şehirlerine ziyaretlerde bulunmuştur. Ayrıca Karaman’da bulunan Boyalı Kadı camiisinin duvarına “Seyyah-ı Alem Evliya / Ruhu İçin El-Fatiha” yazısını yazdığı görülmüştür. Hac yolculuğu sırasında Anadolu’yu karış karış gezen Evliya Çelebi Suriye’ye vardığında başka bir kafileninde hacca gideceğini öğrendi.
Hacca gidecek bu kafile Beylerbeyi Hüseyin Paşa’nın kafilesiydi. Onun kafilesine katılarak hac yolculuğunu tamamladı. Hac görevini tamamladıktan sonra buradan Mısır topraklarına seyahat etmiştir. Mısır bölgesinin tamamını gezdikten sonra Sudan – Habeş bölgelerinide görme imkanı buldu. Seyahatname eserinin son cildinde bu bölgelerden fazlaca bahsetmektedir zira 10 yılı aşkın bir süre bu bölgeleri karış karış gezmiş ve burada ikamet etmiştir.
Evliya Çelebi Ölümü
Evliya Çelebi Seyahatname eserinin sonunu herhangi bir yere bağlayamamıştır. Tarihçiler Evliya Çelebi’nin eseri tamamlayamadan vefat ettiğini söylemektedir. Vefat tarihi ve vefatı ile ilgili pek fazla kaynak bulunmamaktadır. Bazı kaynaklarda 1684 yılındaki Viyana kuşatmasında Evliya Çelebi’nin yer aldığı yazmaktadır. Bazı kaynaklarda ise Viyana kuşatmasında bulunmadığını ve Mısır’dan İstanbul’a döndüğünde öldüğü için aile kabristanına defnedildiğini yazmaktadır.
Evliya Çelebi ve Seyahatname Hakkında Bilgi
Evliya Çelebi ailesinin zengin olmasından ötürü uzun seyahatlerde sıkıntı yaşamamıştır. Zira uzun yolculuklar her zaman daha maliyetli olmuştur. Değişik bölgelerde vergi toplama, keşif ve köylerdeki durumları raporlamak gibi görevleri kabul etmiştir. Buna mütakiben devletin imkanlarını az da olsa kullanmış olduğunu görüyoruz. Ayrıca zafer elde edilen seferlere katıldığı için ganimetten payına düşenleri de aldığını görmekteyiz.
Yıllar boyunca padişahlar, sadrazamlar, üst devlet yetkililerin yanında görevler almıştır. Bu da Evliya Çelebi’nin işbilen ve donanımlı bir kişilik olduğunu göstermektedir. Evliya Çelebi ve Seyahatname eseri hakkında bilgi ziyaret ettiği bölgeler hakkında bilgi vermenin yanı sıra insanlar ile konuştuklarını ve onların yaşantıları hakkında bilgileri de eserine nakış nakış işlemiştir.
Seyahatname eserinde sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Bu da onun halka hitap etmek istediğini gösteriyor. Okuyucunun ilgisini çekmek için sık sık abartılara ve uydurma haberlere yer verdiği biliniyor. Örnek verecek olursak Tibet gezisini anlatırken, köylerde yaşayan fillerden etkilenen kadınların fil doğurduğunu söylemektedir. Bu gibi abartmalara inananlar var mıdır bilinmez lakin Evliya Çelebi gibi zor koşullarda bu kadar bölge gezen bir seyyah Dünya’ya zor gelir…