Zeytin Dalı Neden Barışın Sembolüdür

Zeytin dalı neden barışın sembolüdür, zeytin dalının anlamı nedir, zeytinin tarihçesi, zeytin dalı neyi simgeliyor vb… zeytin ile ilgili bilgileri sizler için hazırladık.
Zeytin Dalı Neden Barışın Sembolüdür
Zeytin ağacı, tarih boyunca insanlık için pek çok anlam ifade etmiştir. Sadece barışın ve umudun değil, kutsallığın, bolluğun, bereketin, adaletin, bilgeliğin ve sağlığın sembolü olmuştur. Bu sembollerin kökenleri ise kutsal kitaplara ve efsanelere dayanmaktadır.
Gılgamış destanından üç büyük dinin kutsal kitaplarına değin antik ve kutsal kitaplarda yer alan Büyük Tufan’da rivayete göre Nuh Peygamber, Tufan’ın şiddeti azalınca dünyada hayatın başlayıp başlamadığını öğrenmek için beyaz bir güvercin gönderir. Konmak için bir ağaç ya da kara parçası bulamayan güvercin gemiye geri döner. Nuh Peygamber bir süre daha bekler ve yeniden gönderdiği güvercin bu kez gemiye taze koparılmış bir zeytin dalıyla dönünce tufanın bittiğini ve suların çekildiğini anlar. Bu nedenle, ağzında zeytin de beyaz güvercin, çağlar boyu barışın sembolü olarak anılmıştır.
Diğer bir efsane ise Hz. Adem’le ilgilidir. Havva ile bir yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Hz. Âdem. 930 yaşındayken öleceğini hissedince Tanrıdan kendisini ve tüm insanlar bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu konuda oğlu Şit’i görevlendirir ve onu cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit’in duası üzerine İyi Kötü Ağacı’ndan aldığı üç tohumu ona verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler. Kısa bir süre sonra ölen Hz. Adem Tabor Dağı yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülür ve gömüldüğü yerde üç ağaç yeşerir; zeytin, sedir ve servi. Bu da üç ağacın kutsal ve kalıcı barışla ilgisine delalet sayılmıştır.
İlk Zeytin Ağacı
Zeytin ağacının ilk ne zaman oluştuğu ve anayurdu konusunda arkebotanikçiler, tarihçiler ve arkeologlar bir görüş birliğine varamasa da Yunan Mitolojisi’nde bununla ilgili bir öykü yer almaktadır. Bu mitolojik öyküye göre zeytin ağacı yeryüzüne bir armağan olarak gönderilir. MÖ 17. yüzyılda kurulan site devleti Atina’yı hangi tanrının koruyacağı tartışması gündeme gelince Zeus tanrılar meclisini toplar. Alınan karara göre yeni kente en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıça yarışmayı kazanıp Atina’ya koruyucu olacaktır. Yarışı kazanmaya kararlı olan deniz tanrısı Poseidon denizden savaşlarda çok işe yarayacak bir at yaratır ve meclisin dikkatine sunar. At neredeyse rüzgar kadar hızlı ve güçlü görünümüyle gerçekten göz kamaştırıcıdır. Akıl, bilim ve sanat tanrıçası Pallas Athena’nın hediyesi ise bir zeytin dalıdır. Bu ağaç büyüyüp yüzyıllarca yaşayacaktır.
Ağacın meyvesinden, lezzetli yemekler hazırlanmasına yardımcı olacak sağlıklı bir sıvı elde edilecektir. Bu sıvı yaraları iyileştirecek, geceleri aydınlık saçacak, sıcak havalarda gölgesiyle insanı kucaklayacak, odunuyla onları ısıtacaktır. Yarışın galibi Athena olur. Ağaç Akropolis’e dikilir ve bütün zeytin ağaçlarının bu zeytin ağacından çoğaldığı söylenir. Böylece barışın sembolü zeytin ağacı yerleşik kültürün ve bereketin de temsilcisi olur.
Zeytinin Tarihçesi
Zeytin ağacına ilişkin eldeki en eski veri, Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalarda 39 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleri ortaya çıkarılmıştır. Kuzey Afrika’daki Sahra Bölgesi’nde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise MÖ 12 bin yılına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmıştır. Ancak ilk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Eski Mısırlılar zeytini ve bu kutsal meyvenin nasıl işleneceğini kendilerine tanrıça İsis’in öğrettiğine inanırlardı. İsis’in Nil’in suladığı bereketli Mısır topraklarının tanrıçası olması, bu inancın temelini oluşturuyordu. Eski Mısır’da zeytin, tanrısal erdemlere eşlik ederdi.
Firavun Tutankamon’un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü taç, adaletin tacıydı. Güneş Tanrısı Ra’ya, aydınlanmanın simgesi zeytin dallarını sunan III. Ramses (MÖ 1198-1166), bundan duyduğu övüncü şu sözlerle dile getirmişti: “Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”
Mısır’da zeytin üretiminin yapıldığını ortaya koyan tarihi belgelerden biri de Mısır’daki en eski firavun piramidi olan Sakkara’nın duvarlarında yer alır. MÖ 2500 yılın edilen bu piramidin duvarları, zeytin sıkma işlemini gösteren figürlerle süslüdür. Bu örneklere ek olarak belirtilmesi gereken bir diğer önemli bilgi de Hayfa’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan zeytinyağı değirmenidir. Yaklaşık MÖ 4 binli yıllara ait olduğu sanılan bu değirmen, Mısır medeniyetinin yeşerdiği coğrafyada zeytin üretildiğini gösteren en eski tanıktır.
Nitekim Eski Ahit bize, Mezopotamya’da yaşayan Sami ırkların zeytini günlük yaşamlarında yoğun olarak kullandıklarını tartışılmaz biçimde göstermektedir. Yaptığı reformlarla Atina demokrasinin temellerini attığı kabul edilen Atinalı devlet adamı ve şair Solon, zeytin ağacının korunması için ilk kanunları uygulayan kişidir. Helenistik Çağda zeytin ağacı kutsal sayılırdı ve bu ağacı kesenler ya ölümle cezalandırılır ya da sürgüne gönderilirdi. Tıp bilimin kurucusu sayılan Hipokrat yıkanamayanlara hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerirdi. Olimpiyat kahramanları, zeytin dalından taçlarla onurlandırılırdı.
Ekonomik değeri ve günlük yaşamda çoklu kullanım olanağına bağlı olarak tarihi boyunca insanlar tarafından büyük ilgi gören zeytin, birçok kültürde bütüncül bir rol oynamış ve tabii ki Akdeniz ekonomisinin gelişmesine de önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle, zeytin tarımını yayan ve yağ üretim tekniklerini de geliştiren Roma İmparatorluğu’nun güçlenmesinde zeytinyağı ticaretinin etkisi büyük olmuştur. Beslenmede, eczacılıkta ve güzellik iksiri olarak yaygın bir şekilde kullanılan zeytin ağacı, Anadolu’nun kültürel zenginlikleri arasında da özel bir yere sahiptir.