İnsanlar Neden Birbirine Aşık Olur

İnsanlar Neden Birbirine Aşık Olur? Aşk Kelimesinin Kökeni ve Sözlük Manası: Kelime kökeni Arapçadır. Sözlükte şiddetle sevme, şiddetli ve yıkıcı sevgi, birine tutulmak, birine vurulmak, sevmek, sarılmak gibi manalara gelir.

İnsanlar Neden Birbirine Aşık Olur

İnsanlar Neden Birbirine Aşık Olur
İnsanlar Neden Birbirine Aşık Olur

Aşkın Psikolojide Karşılığı:

Psikolojide baktığımızda aşk, kişiyi mutlu eden bir duygudur. kişi bu duyguyla mutlu veya kızgın olabilir. Çeşitli duygulara girip çıkabilir. Sosyal hayatında bir çok farklılık yaşanabilir. (yemek yeme, uyumak vs.) ve kişilerin verdiği tepkimeler birbirlerinden farklılık gösterir. Yani herkes aynı tepkiyi gösteremez. Dopamin, oksitosin, vazopressin gibi hormonlar aşık olduğunda bazı tepkimeler gösterir.

Dopamin hormonu, kişinin mutlu olmasına sebebiyet veren hormondur. Oksitosin hormonu, kişinin karşı tarafa bağlanmasında etkilidir.

Vazopressin hormonu ise bu bağlanmayı geliştirmede etkili rol oynar. Bu hormonların hepsi beyin tarafından gerçekleşen ve vücuda salınan hormonlardır.

Peki İnsan Neden Birine Aşık Oluyor:

İnsanlığın ilk atası olan, Hz. Adem ve Hz. Havva’nın arasında bile bu aşkın olduğu bilinmektedir. Çünkü insan yalnız olamaz. Yalnızlık insana has bir şey değildir. Aşk insanın fıtratında olan şeydir. İnsan birini görür, onu sever ve ona aşık olur. Bu kaçınılmazdır. Tarihe baktığımızda herkesin bir aşk hikayesi vardır. Kimisi bir kadına aşık olur, kimisi işine, kimisi paraya, kimisi hayata, kimisi de rabbine aşık olur… Yani insanlar bir şekilde, bir şeye aşık olurlar. Yine tarihe baktığımızda bunca söylenen sözler, bunca yazılmış eserler elbet boşa değildir. Aşk bu eserlerle de milletlerin kültür ve sanatlarına oldukça etki etmiştir. Bu kişilere bakınca kimisi eserlerinde gerçek aşkı bulduğunu,

kimisi ise yarım kaldığını işlemiştir. İnsan bir yana hayvanlara dahi bakıldığında karşı cinslerinden hep etkilendiği, aşık olduğu aşikardır. Aşk öyle bir şey olsa gerek ki, insanı şair eder. İnsan sevdiği kişiye şiirler, maniler, şarkılar, türküler, romanlar yazar. Kişi, onu göremediği vakit özler ve onu düşünmekten kendine, işlerine dahi odaklanmakta zorluk çeker. Hatta bir ayrılık söz konusunda depresyona girer. Belki yemeden içmeden kesilir. İşte aşk insanı bambaşka birine dönüştürüverir. Bu arada aşk acısı sözleri sayfasına bakın derim

Bunca yazılan eserlerde, çekilen filmlerde ve dizilerde aşk konusu işlenmiş ve bunun sonucunda çok değerli film, dizi, eserler ve sanatçılar ortaya çıkmıştır. İnsana farklı farklı duyguları tattıran şey yine aşktır. Sevdiği kişiyi görünce kişinin birçok duyguyu yaşaması bundandır. Bir terleme, kalp ritminin hızlanışı, karşısında duyduğu o heyecan ve gözlerine dahi bakamayışı, onun kokusuyla mest oluşu, konuşurken saçmalayışı ve daha sayılabilecek bir çok şey aşka örnek duygulardır. Aşk insanı istemsizce

çok mutlu biri de eder, çok hüzünlü biri de eder. Ama aşkı yaşayan kişi, sevdiğini karşılıksız sevmeyle sever. ve böylece o ne yapsa dahi üzülmez. Zaten gerçek aşkta bu şekilde tanımlanır. Gerçek aşkta üzülmek olmaz. Çünkü hiç bir beklenti yoktur ve dolayısıyla hiçbir üzülme de olmaz. Çünkü seven bilir ki, aşkta her şey mubahtır. Aşkın ilerleyen zamanlarda bir nefrete dönüştüğü de görülmüştür. Kişinin doymaz nefsi, makam mevki hevesi gözlerini kör etmesi ve daha bir çok sebepten dolayı aşk bir nefrete dönüşebilir. Kişiler kavga eder birbirlerinden uzaklaşırlar. Aşkı mutlu eden şey kişinin kişiyle olan muhabbetinde gizlidir. birbirlerine olan saygıları hiç bitmemelidir. Hep aynı gözle birbirine bakmaları gerekir, o sevgiyi öldürmemek için. Bu demek değil ki, aşkta hiçbir zaman tartışma olmaz hep mutlu olunur. Asla bu gözle bakılmaz. Aşkı aşk yapan yeri geldiğinde tartışmalardır. Yeri geldiğinde birbirine uzak düşmektir. Ama bunları yaparken kişinin kalbini kırmamak esas alınmalıdır. Yani aşk, sanıldığı üzere her zaman kişinin mutlu olması değildir.

Aşk, bu dünyada bir aracıdır. İnsanı tam anlamıyla tatmin etmez. Bizlere tatminsizliği öğretip, insanın asıl tatmin olacağı şeye götürür. Ondandır ki, ne kadar seversen sev hep bir eksiklik çıkar. Bu dünyada ki aşk sınırlıdır. Yani ucundan tattırılmıştır. Asıl aşk Allah’a gizlidir. Bu dünyada ki aşk ise kişinin kendisini bulabilmesini sağlar. Kendini tanır ve oradan da Allah’ın sevgisine ulaşır. Zaten bundan dolayıdır ki Hz Adem’e, Hz. Havva yaratılmıştır. Aşık olup, aşka gidişi öğrensin. Gerçek aşkı istemek için, onun tadına bakmak gerekir. Bu sınırlı olanı bile olsa onu tatmak gerekir. İşte tam bu noktada da o sınırlı olanı tadıp, gerçek olan aşka, sonsuz olan aşka ulaşmak asıl gayedir. Yani aşık olduğumuz insanları sevmek güzeldir. Ama onları severken bu sevginin, gerçek sevgiye bir kapı olduğunu unutmamak gerekir.

Eğer unutursak, sadece bu aşka bağlı kalırsak, bize verilen asıl aşk nimetinden yararlanamamış oluruz. Yani aşk fıtrat gereği dememizdeki esas sebepte budur. Aşk ile

hayatı anlamlandırıp, bu anlam ile Allah’a varılır. O yüzden aşk güzeldir, hayatta olması gereken şeydir. Ancak her şey doğru şekilde olduktan sonra, yani bu hakikat

unutulmaması gerekir. Yani sorumuzun cevabına gelirsek, “İnsan Neden Birine Aşık Olur?” insan birine ve ya bir şeye aşık olur çünkü, ebedi olana aşık olmak için.

Ağaçlar, çiçekler, yıldızlar, gezegenler, böcekler, verilen tüm nimetler hepsi aşık olmaya bir sebeptir. Ve hepsi sınırlıdır. Hepsi bizlerin tatması için bizlere sunulmuş nimetlerdir. ve hepsi bizleri ebedi olana gitmemize vesile olandır.

Tarihe yine baktığımızda insanlar kendisini aşk ile tanımış ve ebedi olana kendisini adamıştır. Yunus Emre ve bir çok zat da bu aşkın yolculuğunda kendini tanıyıp, kendini ebedi olana adamış kimselerdir.

Yunus Emre’nin “Gel gör beni aşk neyledi.” sözünden alıntı yaparak, bu kutlu yolun insanı nasıl eğittiğini, nasıl değiştirdiğini ve aşkı nasıl tattığını görmek mümkündür.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu