Uzun Hikaye Özet-Mustafa Kutlu Uzun Hikaye

Uzun hikaye özet, Mustafa Kutlu uzun hikaye, uzun hikaye mustafa kutlu, uzun hikaye kitap özeti vb.. kitap özetleri için aliskanlik.com

Bu az bilinen eseri,  lise yıllarımda okumuştum. Bir hocam ile iddiaya girmiştik. Sen yarışmadan derece al sana hediyem var demişti. Yarışmanın içinde birçok kitap vardı fakat aklımdan çıkmayan makale yazmama neden olan eser UZUN Hikâyedir.  Gerçekten de bir solukta okunacak bir kitaptır Uzun hikaye özet metnini sizler için hazırladık ancak Mustafa Kutlu Uzun Hikaye kitabını kesinlikle okumanızı tavsiye etmekteyim.

Uzun Hikaye Özet

Uzun hikaye kitap özeti ile sizi başbaşa bırakıyoruz.

Bu eser, bir meslekte tutunamamış olan Ali, tutunamama sebebi ise sosyalist bir görüşe sahip olmasıydı. Kaçtıkları kentlerde Ali’nin lakabı hep komünist olmuştur. Hiçbir yerde bulunamayan Ali’nin hikayesi şöyle başlamıştır.

Ali, Minureye sevdalıdır. Minure sarı, lepiska saçlı güzel bir kızdır. Ali ise esmer, uzun boylu, güçlü yakışıklıdır. Minure’nin ailesi çok sıkı bir ailedir. Abileri ve babası Minure’yi çok sıkmaktadır. Minure’nin abileri ve babası sinema işletmektedir. Minurede Aliyi sevmektedir. Minurenin ailesi, Minureyi zengin bir ailenin çocuğu ile evlendirmek için zorlamıştır. Minure ise, bunu istememektedir, ailesi Minure’ye dayak üstüne dayak atarlar. Her yeri çürümüştür.

Bu olayları öğrenen Ali, çok sinirlenir. Hemen Minure’yi gördüğünde ona kaçalım buradan der. Minure ise korkar, ardından ikna olduktan sonra Minure’ye iskelenin oraya gelmesini söyler. Ve Benim bir işim var der. Ardından Ali, tıklım tıklım dolu sinemaya gelerek sinemayı ateşe verir. Abileri peşlerine düşer aramak için. Minure ile Ali ise kentten kente göçmektedir Minure’nin abilerine yakalanmamak için. Ali’nin birde çocuğu var vardır. Adı Mustafa, Alinin oğlu mustafa. Ali ile Minure kalacak yer bulamadıkları için Ali’nin tanıdığı olan vagoncu onlara bir kalacak yer ayarlar. Kullanılmayan bir vagon. Toz ve pislik içindedir. Minure vagonu pırıl pırıl ederek kalacak bir yer haline getirir. Mustafa’nın yaşamı bu vagon içinde geçmektedir. Ali ise okuma yazmaya aşık olan bir karakterdir. Ali, yol yordam bilen okumaktan yana sıkıntısı olmayan biridir. Ali bu karakteri sayesinde bir okulda iş bulur. Fakat Ali’nin iş bulduğu okulun müdürü Ali’nin görüşünü hiç sevmemektedir ama yine de Ali’nin işine yaracağını düşünerek işe alır. Minure ise Ali işte çalışırken ikinci hamileliğini öğrenir. Ali çok sevinir bu duruma fakat Ali’nin ikinci bir çocuğa bakacak durumu yoktur. Mevsim kışa yaklaşmaktadır. Ali işten geldiğinde Minure’yi eski ayakkabısını yapıştırırken görür. Ali, Minure’ye işten çıktığında bir palto ve bir ayakkabı alarak getirir.

Ali eve mutlu gelmiştir. Minure’ye aldıklarını gösterince Minure üzülmüştür. Durumlarının olmadığını Minure’de bilmektedir.Minure iade edelim demiştir. Ali ise bu teklifi reddetmiştir. Veresiye aldığını Minure’ye söylememiştir. Fakat Minure bilmektedir. Minure ben iade ederim demiştir. Sonra ki gün. Minure, Ali’nin aldığı paltoyu alarak dükkânın yoluna koyulmuştur.

Simyacı Kitap Özeti’ni buradan okuyabilirsiniz

Asıl sevda böyle bir şeydir. Sevdiğinin hatası olsa dahi onu yüzüne vurmak yerine o hatayı düzeltmeye çalışmaktadır. Eksiğini tamamlamaktır. Ali ise bu olaylar yaşanırken okul müdürü ile siyasi nedenler ile tartılmaktadır. Ali okulun bahçesine sebze, meyve dikmektedir. Fakat bu sebze meyveyi bir türlü Ali yiyememiştir veyahut çalışanlar yiyememiştir. Hep yiyenler müdür bey ve Ankara’dan iş arkadaşlarıdır. Ali ise bu duruma dur deme amaçlı. Müdür bey ile konuşmuştur. Müdür bey, Komünist misin sen dedikten sonra Ali hakkedene hakkettiğini vermek komünistlik ise komünistim demiştir. Müdürü ise Ali’yi işten kovmuştur. Ali’nin eşinin doğumu git gide ilerlemektedir. İkinci çocuk ise dünyaya adımını atmak üzeredir.

Ali ise okul müdürüne olan kini hala geçmemiştir. Gece geç vakitlerde Ali motoruna biner ve gece karanlıkta  bahçedeki tüm mahsulü toplayıp, paketleyip tüm mahalleye ve çalışanlara dağıtmıştır. Eve mutlu dönerken Ali evlerinden yani vagondan sesler gelmektedir. Koşarak eve girer ve Minure ikinci çocuğu doğurmaktadır. Her yer kan olmuştur. Ali ile komşusu vagoncu ile koşarak trene binmişlerdir. Ali ise, çocuğu Mustafa’ya uslu durmasını söylemiştir. Komşuya emanet ederek trene binip hastaneye gitmiştir. Mustafa ise, babası bir gün bekledi; iki gün bekledi babası hala gelmedi. Daha sonra polisler gelerek babasını sordular polislerin yanında okul müdürü de vardı. Ali günler geçince geldi. Ali’nin elinde Minure’nin eski kullanışmış paltosu vardı. Minure ölmüştü. Aile ile oğlu Mustafa, hazırlanarak annesinin istediği gibi küpe ve saka kuşunu alarak trenle başka bir yere gittiler. Mustafa artık büyümüştü. Uzun hikaye özet devam ediyor.

Mustafa’nın yeni kentte birde arkadaşı vardı. Adı Celal, Celal’in hastalığı vardı. Kas erimesi nedeniyle yürüme sorunu vardı. Celal sadece pencereden gelene geçene bakan birisiydi. Celal ile Mustafa aynı kıza aşık olmuşlardır. Kızın ismi Ayla’dır. Celal, Ayla için boncuktan bir bileklik yapmıştır. Celal, Mustafa’nın Ayla’yı sevdiğini bilmiyordur. Celal yaptığı bilekliği Ayla’ya vermesi için göndermiştir. Mustafa ise bilekliği Aylaya vermiştir. Ayla kırmamak için kabul etmiştir. Mustafa yardım ettiği için hem seviniyordur hem de üzülmüştür. Ali bu kentte kalmaya çok niyetlidir. İki kahve arasında ufak bir yer açarak orada katiplik ve resmi işleri ücret ile yapmaktadır.  Ama orada bir zabıta vardır. Dillere destan. Belediye başkanı ile yakındır bu zabıta ama bu zabıtanın geçmişine bakıldığında eşkıyalık vardır. Bu zabıtanın ismi Zapurloğlu’dur. Ali’ye kafayı takmıştır. Ali ise bu kentten de gitmenin vakti geldiğini anlamıştır. Bu durumu oğlu Mustafa’ya anlatmıştır. Mustafa ise gitmek istemiyordur. Ayla’ya aşık olmuştur. Bu durumu babası Ali’ye anlatamamıştır. Bu kentten de gitmişlerdir. Yeni kente geldiklerinde ise, Mustafa büyük bir delikanlı olmuştur. Ali ise, yaşlanmıştı. Yeni gittikleri kentte bir dükkan kiralayarak kitapevi yapmışlardır. Bu kitapevinde dergiler, kitaplar, yeni eserler satmışlardır ve kiralamışlardır. Ali ise orada bir öğretmen ile tanışmıştır. Öğretmen Ali’den hoşlanmaktaydı. Onun için kekler, içecekler ve bir çok yardımda bulunmuştur. O öğretmenin ismi, Selma’dır. Selma Hanım, öğrencisi ile kitap evini ziyaret amaçlı gelmişlerdir. Öğrencisinin ismi  Feride’dir. Mustafa, Feride’den çok hoşlanmıştır. Feride, öğretmeni Selma Hanım olmadan da artık kitapevine gelmeye başlamıştır. Karşılıklı olarak Mustafa ile aralarında güzel muhabbet oluşmuştur. Bir gün yine aynı  şekilde  Feride ile öğretmeni Selma Hanım kitapevine giderlerken peşlerine Feride’nin kuzeni sarhoş Selami takılmıştır. Feride korkudan ne yapacağını bilemez ve hocası ile kitapevine sığınmak zorunda kalırlar. Selami ise içeri girmeye çalışır. Mustafa ile aralarında tartışma olduktan sonra sarhoş olan Selami silahına sarılır ve tehditler savurur. Ateş edecekken polisler gelir ve silahı Selami’nin elinden alırlar. Bu olaylardan sonra Feride’nin babası savcıdır. Savcı bey, Selami’yi içeriden çıkarmak için Emniyet Amiri ile konuşur. Selami dışarı çıktığında ise Feride’yi şikayet eder. Kütüphaneci ile aralarında ilişki var diye. Savcı bey, buna çok sinirlenir ve hemen kütüphanenin yoluna koyulur. Ardından Mustafa’ya tehditler savurarak bir daha kızımla konuşmayacaksın der. O sırada, Mustafa’nın babası Ali gelir. Savcı bey ile aralarında tartışma olur. Ama bu Ali’nin hoşuna gider çünkü Mustafa babası gibi imkansızlara sevdalanmıştır. O sırada Ali arkadaşlarının ricası ile kent gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır ve çevresi tarafından oldukça beğenilmektedir. Ali, bu tartışmalar ile ilgili savcı beye yönelik siyasi konuşmalar yapmaktadır. Savcı bey bunu gördüğünde hemen suç duyurusunda bulunur. Ali bey hakkında yakalama kararı çıkartılır ve Ali bey, mahkeme ile tutuklanır. Ali bey içeride iken. Yazmaya yine devam etmiştir fakat. Mustafa dışarıda tek kalmıştır. Mustafa Feride’yi kaçıracağını aklına koymuştur. Tıpkı babası gibi. Ayla’ya bu durumu  anlatmıştır fakat Ayla reddetmiştir. Babasını hapishanede ziyarete gidip bu durumu anlatmıştır. Babası ise, tut çek kolundan gelecektir demiştir. Mustafa, koşarak Feride’nin evine gelmiştir. Onu ikna etmiştir. Ardından koşarak köprüyü geçip trene binip buradan kaçmışlardır. Ali bey ise hala içeridedir. Tren sesini tutukevinden duymaktaydı. Camdan bakarak trenin gidişini izler ve en son şu uzun hikaye sözü olan güzel sözü söyler; Her şey gibi sevdanın da bir kanunu var ve orada şöyle yazar: Sevenleri hiçbir kuvvet ayıramaz”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu