Şaşırtmaca-Yanıltmaca Tekerlemeleri

Şaşırtmaca tekerlemeler, yanıltmaca tekerlemeler, garip tekerlemeler, ilginç tekerlemeler, söylemesi zor tekerlemeler vb… tekerlemeleri sizler için hazırladık.

Şaşırtmaca Tekerlemeler

Sesleri birbirini çağrıştıran, söylenişleri birbirine yakın olan seslerden kurulan kelimelerin hızlı şekilde söylenmesi esasına dayanan, tam veya yarım cümlelerden meydana gelen kelime gruplarına Şaşırtmaca (yanıltmaca) adı verilir.

Bu tekerlemeler, bağımsız söz cambazlığına dayanır. Bu tekerlemelerde, ses yapısı bakımından söylenmesi kolay olmayan, dil sürçmesinin çok yapıldığı kelimeleri ardı ardına yanılmadan söyleyebilmek esastır. Bunlar insanlar arasında söylenmesi maharet isteyen tekerlemelerdir.

Yanıltmacalar, söylenmesi zor olan tekerleme grubuna girer. Söylenmeleri sırasında hecelerin birbirine karıştırılmaması gerekir. Bu tekerlemelerin özellikle okul öncesi ve ilköğretim öğrencilerine sesli ve hızlı olarak okutulması, çocukların dil gelişimi bakımından yerinde ve faydalıdır.

“Kapı gıcırdatıcılardan mısın? Yoksa kıvılcım sıçratıcılardan mısın? Keşkekçi keşkeği kepçelemiş mi, kepçelememiş mi?” gibi tekerlemeler çok yaygındır.”

Söylemesi Zor Tekerlemeler

“dal sarkar, kartal kalkar, kartal kalkar, dal sarkar.

şu köşe kış köşesi, şu köşe yaz köşesi, şu şişe su şişesi.

Şaşırtmaca Tekerlemelerini yüksek sesle ve bir çırpıda söy lemeye çalışınız. Göreceksiniz ki uzun uzun metinleri kısa zamanda daha hatasız ve hızlı söylemeyi başaracaksınız.

Abana’dan Adana’ya abarta abarta apar topar Ahlat’l ağdalı avuntucu ahmak Ahmet’in avandanlıklarını aparanlardan Acar Abdullah ile Aptal Abdi akşam akşam bize geldi.

Al bu takatukaları takatukacıya götür, takatukacı bu tako. tukaları takatukalatmazsa al bu takatukaları takatukacıdan takatukalatmadan geri getir.

Baldıran dalları ballandırmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o bala daldırılan baldıran dalları dallandırılmalı mı ballı dalla dallandırılmamalı mı?

Be birader buraya bak… Başı bereli, burma bıyıklı beti benzi bembeyaz, beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar bağırması, bir bakıma hoş, bir bakıma boş, berbat bir hal değil midir?

Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirlerine bağlayıp Perlepe berberi bastıbacak Bedri ile beraber Bursa bağrına parasız giden bu paytak budala, basası topal Badiden biberli bir papara yedi.

Bu pikap şu pikap o pikap.

Büyük büyük babacan Babaeskili bonboncu Bilal ile Bigalı bıngıldak Bahir’in bön bön bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu. Büyük büyük babacan Babaeskili bonboncu Bilal ile Bigalı bıngıldak Bahir, bir berbere, bre berber beri gel biber al diyordu.

Çal çene çalgıcı çingene çarşıda çerçi cincinin çaldığı üç çift çerçeveyi camcı Celalettin’e önce çıtalattı da mi çiviletti, önce çiviletti de mi çıtalattı?

Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim Dedemanda dayımın düdük delisi debdebeli deli dolu Doğan, doya doya doydum demeden, dedim dediye dırdıra düşmeden gitti.

Değirmene girdi köpek. Değirmenci caldi kötek. Hem kepen yedi köpek. Hem kötek yedi köpek.

Düşkün düşündeş düşünsels leme düşselliğini düşünden düsi celik düşüncesizlikle düşündü dum dım, ben bu dimdimdan bıktım Didim didim dit dedim dedeme, dom dom düsündeş düşünselde düşçü düşünsellikle düşünce- düsselliğini düşünden duşuremez. Düşürürse eğer düsün- incesizlikle düşündürücü bir düşünsellik kazanır.

Ebe Ecel, edepli Efe egemen eğitimde ejderli ehliyetini ekleyerek emeklinin entrikacı spekürcü erkek esmer eşine etejerli evinde eyvah diyerek ezberletti.

Erzurumlu Efruz Efendi’nin evde kalmış, evlenmemiş ebesi, Edirne emini İskender Efendi’ye, “evet” deyip evlenmelide mi ev edinmeli, yoksa evlenmemelide mi ev edinmeli.

Fermanlı fabrikatör farmason Fuat, filden, fiilden, fısıltı- dan, fosilden, flütten, filitten, fötrden fellik fellik kaçar.

Farfaracı Fikriye ile favorili fasa fiso Fahri Fatsalı Fatma’yı görünce, fesleğenci feylesoy Feyyaz’ı, fındıkçı Ferhunde’yi anımsayarak feveran ettiler. Felemenk’te Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşüne düşüne fertliği çektiler.

Getirince el getirir, yel getirir, sel getirir; götürünce el götürür, yel götürür, sel götürür.

Götür küpü, dök küpü; getir küpü, dök küpü.

İbibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi yoksa İskilipli ispinoz işportaci İshak’ın işliğindeki ibrişimleri mi daha iyi, bilemiyorum.

İt iti itti, bit iti itti, it biti itti. Bit gitti, it gitti. Itti, bitti, gitti

Jale’nin jurnalci Jilet Japon’u jambon, jeton, jarse istedi.

Kartal kalkar dal sarkar dal sarkar kartal kalkar.

Kafa kâğıdını kabadayı Kadir’e kaptıran kapkaççı Kasım’ın Kahire’deki kalecikli kapar tozcusu geldi.

Kendirlili kemençeci kekeme Kerim, kentlerin keşmekesliğine kesin kes karşı çıkıyor ve keşke Keşan’da keşkekçilikle kesmeşekercilik yaparak kereste, kerevet, kereviz, ketenhelva. kendir, kenevir, kemençe, kelem, kekik, keklik satıp kelepircilik ederek rahatıma baksaydım, diyor.

Keşmekeşlik kekeme Kerim, Kadirlili keten helvacısına kemik, kekik, kendir, kenevir sattı.

Kikirik kuşçubaşının kilitçi ve kilimci kardeşi Kuşbaz Kubat, Kuşadası’na kukumav kuşu götürüp iki kuzu getiren kişiye iki de kilit vermiş.

Kilisli kikirik kilimci Kilizmandaki kilitli kilisede kimliğini kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirli kirloz kirpiye de Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuş başlı kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü, sonra da Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.

Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık küp. Kürkü kürke kürkçü ular; kürekçi kürekle kürür karır; kürsü ile kürdan, kürkas, kürit ile küskün, küskütük, kürtün, küriyumla kürevi apayrı.

Kokoroz koca, kostak kostak kostaklanmış: Köse Kasım’a “Kök söktürürüm, kötü kötü konuşurum demek de ne oluyor? demiş.

Kokorozlanan koca köstek, kostak kostak kostaklanmış, kök sökmek, kösnül kösnül bakmak da ne oluyor, demis.

Langur lungur laflamadan leblebiye laf ebeliği, lüpçülüğü 70 Marmara’ya maviş maviş, menevişli mermerciler, mamacılar ve marmelatçılar mirin lüplemeden Leyla’yı Lale’si s Marmaris’ten Marmara’ya merlerle mermerciler, ma kirin, mışıl mışıl gittiler.

Ne cezveyi köpürtebildim, ne kahveyi höpürdetebildim.

Ocak kıvılcımlandırıcılardan misin, kapı gicirdatıcılardan mısınn? Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.

Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopluk öğret; sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu, totoydu, fotoydu, dök!

Özüne özgü özverili Özgür’ün özellikli özerk öğretimde ödenekli örnek çalışmalarına Ozan Özakman da ortak oldu.

Parayı paraya verin, parayı araya vermeyin.

Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı

Pingpong, pingpong, pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Ping!… Pong!… Pong!… Diyerek Posof un pisipisi otundan yapılma piştovsu pipusunu tüttüre tüttüre petalinise doğru paytak paytak yürüyüp gitti. Sadece tek bir tür tırtıl yok ki. 

Semsi Paşa Pasajında sesi büzüşesiciler.

Sen bu şişeyi Haççane götür olmazsa hastanenin en hasına götür.

Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.

Şinasi bu senin son şansın.

Şiş şişeyi şişlemiş, şişe kesişe kiş demiş.

Siz bizim Çekoslavakyalılaştırdıklarımızdan misiniz yoksa Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan misiniz?

Son şans şu su şişesinde.

Şu şosenin, serili serseri resimleri şasisinin şosonsuz taşıma sina şaşarsınız da, şosenin sansarlaşmış suratlı dişsiz şaşı anası onun şu son şansına şaşmaz mı sanırsınız?

Şu yamayı şu köseleye yamalamalı mı, yoksa yamalama. malı mı?

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada soğuk su şisesi.

Şu tesbihi imamelemeli mi, yoksa imamelememeli mi?

Tahrilli ve talihli tentürdiyotçu tetik Tahir’le tahterevallici tekinsiz Tevfik’in talimhanede ters türs konuşarak terter tepinip tir tir titremeleri Turhallı tombul Turgut’u tıpış tipis tosbağa sokaktaki tömbekçiye doğru yürüttü.

Taşlı tarladaki terasta talaşlar tutuşunca başlayan telaş, talaşların tamamıyla ve büsbütün tutuşmasıyla artmış.

Tutuşan talaşları görüp tellaklar telaş ettikçe talaşlar tutuşmuş, talaşlar tutuştukça tellaklar telaş etmiş ve terasın tırabzanına tutunmuş bakan Trabzonlu teşrifatçı titiz Uç tunç tas has hoş kayısı hoşafı.

Üçüncü üçkağıtçı, üçetek üçleşerek üçteker arabayla süzüm süzüm süzülen süzgeçleri süzdü.

Ulubatlı Uğur, utangaç Ulaş’a uğursuz Ulunay’ın uzun uzun uzattığı urganı uğraşa uğraşa aldı.

Uveçli Uvezli, Ürgüplü üzümcünün üzüm üzüm üzüler, süzüm süzüm süzülen Ünyeli üzengili güzelini üvendireyle ürüye sürüye götürdü.

Vıdı vıdıcı ve vırvırcı Vanlı Veli’nin vefa Vatansever’e veda edip vilâyete volta vura Vedat, Viranköylü Vahap’la karşılaştı.

Vırvırcı Vedia ile vidi vidici Veli velinimeti vatman Vahit vilâyette veda edip Vefa ya doğru vaveylâsız, velevasiz veles- witle volta vururlarken voleybolcu Vatran Virtüöz Vicdanî ve Viranşehirli vatansever Viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.

Zerzevatçının sepetini siska, sert suratlı, zevksiz biri zikzaklar çizen tazı gibi zaman zaman da zır zır zurna çalarak taşıyordu.

Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre’nin kızı Zuhâl, zibidi Zeki’yi ziyafette zil zurna görünce zıvanadan çıkmış. Beri bak zibidi zeki, demiş: Sen zevç değil, zahiren zahireci, zalim, zevzek, zikzaklı, züğürt, züppe, zırtapozun ve de zerzevatın, zır zopun tekisin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu